submarine
US /ˌsʌb.məˈriːn/
UK /ˌsʌb.məˈriːn/
1.
denizaltı
a warship with a streamlined hull designed to operate completely submerged in the sea for long periods, equipped with a periscope and typically armed with torpedoes or missiles.
:
•
The submarine surfaced after a week underwater.
Denizaltı bir hafta su altında kaldıktan sonra yüzeye çıktı.
•
They detected an enemy submarine near the coast.
Sahil yakınlarında düşman denizaltısı tespit ettiler.
1.
denizaltı, sualtı
existing, occurring, or done under the surface of the sea.
:
•
They explored the submarine caves.
Denizaltı mağaralarını keşfettiler.
•
The earthquake caused a massive submarine landslide.
Deprem büyük bir denizaltı heyelanına neden oldu.
1.
denizaltı gibi hareket etmek, sualtında seyretmek
to travel or operate under the surface of the sea.
:
•
The vessel is designed to submarine for extended missions.
Gemi, uzun görevler için denizaltı olarak tasarlanmıştır.
•
We watched the marine life as the mini-sub began to submarine.
Mini denizaltı dalmaya başladığında deniz yaşamını izledik.