stout

US /staʊt/
UK /staʊt/
"stout" picture
1.

iri yapılı, sağlam, şişman

somewhat fat or heavily built

:
•
He was a stout man with a booming laugh.
Gür kahkahalı iri yapılı bir adamdı.
•
The old farmer had a stout build from years of hard work.
Yaşlı çiftçi yıllarca süren ağır işlerden dolayı iri yapılıydı.
:
chubbyplumpportlyburlyhefty
2.

sağlam, kalın, dayanıklı

(of an object) strong and thick

:
•
The bridge was supported by stout concrete pillars.
Köprü sağlam beton sütunlarla destekleniyordu.
•
She used a stout rope to tie the boat to the dock.
Tekneyi iskeleye bağlamak için sağlam bir ip kullandı.
:
strongrobustdurabletoughthick
3.

cesur, kararlı, metin

brave and determined

:
•
She made a stout defense of her beliefs.
İnançlarını cesurca savundu.
•
The small army put up a stout resistance against the invaders.
Küçük ordu işgalcilere karşı cesurca direndi.
:
bravecourageousresolutedeterminedundaunted
1.

stout, siyah bira

a strong, dark beer brewed with roasted malt or barley

:
•
He ordered a pint of stout at the pub.
Barda bir pint stout sipariş etti.
•
Guinness is a well-known brand of stout.
Guinness, bilinen bir stout markasıdır.