"stick up" kelimesinin Türkçe anlamı

"stick up" İngilizce'de ne anlama geliyor? Lingoland ile bu kelimenin anlamını, telaffuzunu ve özel kullanımını keşfedin

stick up

US /stɪk ˈʌp/
UK /stɪk ˈʌp/
"stick up" picture

Deyimsel Fiil

1.

soymak, silahlı soygun yapmak

to rob someone or a place, often using a weapon

Örnek:
The masked man tried to stick up the bank.
Maskeli adam bankayı soymaya çalıştı.
He was stuck up at gunpoint on the street.
Sokakta silah zoruyla soyuldu.
2.

kibirli olmak, burnu havada olmak

to be conceited or arrogant

Örnek:
She tends to stick up her nose at anyone who isn't rich.
Zengin olmayan herkese karşı burnu havada davranma eğilimindedir.
Don't stick up your nose at honest work.
Dürüst işe burun kıvırma.
3.

dik durmak, çıkıntı yapmak

to protrude or extend upwards

Örnek:
His hair tends to stick up in the back.
Saçları arkadan dik durma eğilimindedir.
There's a loose nail sticking up from the floorboard.
Döşeme tahtasından çıkıntı yapan gevşek bir çivi var.

Sıfat

1.

kibirli, burnu havada

conceited or arrogant

Örnek:
She's so stuck up, she barely talks to anyone outside her social circle.
O kadar kibirli ki, sosyal çevresinin dışındaki kimseyle neredeyse hiç konuşmaz.
I don't like his stuck-up attitude.
Onun kibirli tavrını sevmiyorum.
Bu kelimeyi Lingoland'da öğren