squeezer

US /ˈskwiː.zɚ/
UK /ˈskwiː.zɚ/
"squeezer" picture
1.

sıkacak, meyve sıkacağı

a device for extracting juice from fruit

:
She used a lemon squeezer to make fresh lemonade.
Taze limonata yapmak için limon sıkacağı kullandı.
This orange squeezer is very efficient.
Bu portakal sıkacağı çok verimli.
2.

sıkıcı, bastırıcı

a person who squeezes something or someone

:
The little girl was a real hug squeezer, always embracing her parents tightly.
Küçük kız gerçek bir sarılma sıkıcısıydı, her zaman anne babasına sıkıca sarılırdı.
He's a hand squeezer, always giving firm handshakes.
O bir el sıkıcısıdır, her zaman sıkı el sıkışır.