sit back
US /sɪt bæk/
UK /sɪt bæk/

1.
arkasına yaslanmak, rahatlamak
to relax in a comfortable position, often by leaning against something
:
•
After a long day, I just want to sit back and watch TV.
Uzun bir günün ardından sadece arkama yaslanıp televizyon izlemek istiyorum.
•
He sat back in his chair and closed his eyes.
Sandalyesine yaslandı ve gözlerini kapattı.
2.
arkasına yaslanmak, müdahale etmemek
to do nothing and allow things to happen without interfering
:
•
You can't just sit back and watch them make mistakes.
Sadece arkana yaslanıp onların hata yapmasını izleyemezsin.
•
Management decided to sit back and observe the team's progress.
Yönetim, arkasına yaslanıp ekibin ilerlemesini gözlemlemeye karar verdi.