run away with

US /rʌn əˈweɪ wɪθ/
UK /rʌn əˈweɪ wɪθ/
"run away with" picture
1.

kolayca kazanmak, açık ara kazanmak

to win easily or by a large margin

:
The team ran away with the championship.
Takım şampiyonluğu kolayca kazandı.
She ran away with the lead in the final lap.
Son turda kolayca öne geçti.
2.

biriyle kaçmak, biriyle firar etmek

to elope with someone

:
They decided to run away with each other and get married.
Birbirleriyle kaçıp evlenmeye karar verdiler.
The young lovers ran away with each other to a distant city.
Genç aşıklar uzak bir şehre kaçtılar.
3.

alıp kaçmak, çalıp kaçmak

to steal something and escape with it

:
The thief ran away with the jewels.
Hırsız mücevherlerle kaçtı.
He tried to run away with the money, but he was caught.
Parayla kaçmaya çalıştı ama yakalandı.