risk

US /rɪsk/

UK /rɪsk/

risk, tehlike

a situation involving exposure to danger

•

Smoking increases the risk of heart disease.

Sigara içmek kalp hastalığı riskini artırır.

•

There's a high risk of failure if we don't plan carefully.

Dikkatli planlamazsak yüksek bir başarısızlık riski var.

riske atmak, göze almak

expose (someone or something) to danger, harm, or loss

•

You risk your life every time you drive without a seatbelt.

Emniyet kemeri takmadan araba sürdüğünüz her seferde hayatınızı riske atarsınız.

•

They decided to risk everything on one last attempt.

Son bir denemede her şeyi riske atmaya karar verdiler.