ridge

US /rɪdʒ/
UK /rɪdʒ/
"ridge" picture
1.

sırt, dağ sırası, su bölümü

a long, narrow hilltop, mountain range, or watershed

:
We hiked along the mountain ridge.
Dağ sırtı boyunca yürüdük.
The house was built on a high ridge overlooking the valley.
Ev, vadiye bakan yüksek bir sırt üzerine inşa edilmişti.
2.

çıkıntı, kabartı, sırt

a raised line or strip on a surface

:
The tire had a deep ridge running down the middle.
Lastiğin ortasında derin bir çıkıntı vardı.
There was a small ridge on the edge of the table.
Masanın kenarında küçük bir çıkıntı vardı.
1.

sırt oluşturmak, kabartmak

form into a ridge or ridges

:
The plow ridged the field, preparing it for planting.
Pulluk tarlayı sürdü, ekime hazırladı.
The fabric was ridged with a decorative pattern.
Kumaş dekoratif bir desenle kabartılmıştı.