remedy

US /ˈrem.ə.di/
UK /ˈrem.ə.di/
"remedy" picture
1.

çare, ilaç

a medicine or treatment for a disease or injury

:
•
There is no known remedy for the common cold.
Soğuk algınlığı için bilinen bir çare yoktur.
•
She sought a natural remedy for her insomnia.
Uykusuzluğu için doğal bir çare aradı.
:
curetreatmentmedicineantidotetherapy
2.

çare, telafi

a means of counteracting or redressing an undesirable situation

:
•
The only remedy for this problem is to start over.
Bu sorunun tek çaresi baştan başlamaktır.
•
Legal remedies are available for breach of contract.
Sözleşme ihlali için yasal çareler mevcuttur.
:
solutionfixredresscorrectionamendment
1.

düzeltmek, gidermek

to set right (an undesirable situation)

:
•
We need to remedy this situation immediately.
Bu durumu hemen düzeltmemiz gerekiyor.
•
The company promised to remedy the defects in the product.
Şirket, üründeki kusurları gidermeyi vaat etti.
:
rectifycorrectamendresolvefix
:
remedial