regular
US /ˈreɡ.jə.lɚ/
UK /ˈreɡ.jə.lɚ/

1.
2.
düzenli, eşit
evenly spaced or arranged; occurring at fixed intervals
:
•
The fence posts are set at regular intervals.
Çit direkleri düzenli aralıklarla yerleştirilmiştir.
•
Her breathing was slow and regular.
Nefes alışı yavaş ve düzenliydi.
1.
düzenli müşteri, müdavim
a regular customer or client
:
•
He's a regular at the local pub.
Yerel pub'ın düzenli müşterisidir.
•
We appreciate our regulars.
Düzenli müşterilerimizi takdir ediyoruz.