rap

US /ræp/
UK /ræp/
"rap" picture
1.

rap

a type of popular music of US black origin in which words are recited rapidly and rhythmically over a prerecorded backing.

:
•
He loves listening to old-school rap.
Eski tarz rap dinlemeyi sever.
•
The concert featured various rap artists.
Konserde çeşitli rap sanatçıları yer aldı.
2.

vuruş, tıkırtı

a quick, sharp blow or knock.

:
•
He gave a sharp rap on the door.
Kapıya sert bir vuruş yaptı.
•
I heard a faint rap at the window.
Pencerede hafif bir tıkırtı duydum.
:
knocktapstrikehitblow
1.

vurmak, tıkırtı yapmak

strike (a hard surface) with a series of rapid blows.

:
•
He began to rap his fingers on the table impatiently.
Sabırsızca parmaklarını masaya vurmaya başladı.
•
The police rapped on the door loudly.
Polis kapıyı yüksek sesle çaldı.
:
knocktapstrikehit
2.

rap yapmak

perform rap music.

:
•
He started to rap along with the song.
Şarkıya eşlik ederek rap yapmaya başladı.
•
She can really rap, her flow is amazing.
Gerçekten rap yapabiliyor, akışı harika.
:
gangsta raprap somebody on the knuckles