push through
US /pʊʃ θruː/
UK /pʊʃ θruː/
1.
geçirmek, dayatmak
to succeed in getting a plan, proposal, or law accepted, even if there is opposition
:
•
The government managed to push through the new legislation despite strong protests.
Hükümet, güçlü protestolara rağmen yeni yasayı geçirmeyi başardı.
•
We need to push through this proposal before the deadline.
Bu teklifi son teslim tarihinden önce geçirmemiz gerekiyor.
2.
devam etmek, üstesinden gelmek
to continue with an effort or task despite difficulties
:
•
We just need to push through this last mile of the marathon.
Maratonun bu son milini atlatmamız gerekiyor.
•
Despite the challenges, they decided to push through and complete the project.
Zorluklara rağmen, devam etmeye ve projeyi tamamlamaya karar verdiler.