proscribe
US /proʊˈskraɪb/
UK /proʊˈskraɪb/

1.
yasaklamak, sürgün etmek
forbid (something) by law
:
•
The government has proscribed the use of certain chemicals in agriculture.
Hükümet, tarımda belirli kimyasalların kullanımını yasakladı.
•
Any activities deemed harmful to public safety are strictly proscribed.
Kamu güvenliğine zararlı kabul edilen her türlü faaliyet kesinlikle yasaklanmıştır.
2.
kınamak, lanetlemek
condemn or denounce (something)
:
•
The committee voted to proscribe the discriminatory practices.
Komite, ayrımcı uygulamaları kınamak için oy kullandı.
•
His actions were proscribed by the moral code of the community.
Eylemleri, toplumun ahlaki kuralları tarafından kınandı.