promise

US /ˈprɑː.mɪs/
UK /ˈprɑː.mɪs/
"promise" picture
1.

söz

a declaration or assurance that one will do a particular thing or that a particular thing will happen

:
•
He made a promise to help her.
Ona yardım edeceğine dair bir söz verdi.
•
Keep your promises.
Sözlerini tut.
:
pledgevowoathassuranceguarantee
2.

umut, potansiyel

an indication of future success or potential

:
•
The young artist shows great promise.
Genç sanatçı büyük umut vaat ediyor.
•
Her early work held much promise.
İlk çalışmaları çok umut vaat ediyordu.
:
potentialaptitudetalentabilitycapacity
1.

söz vermek

state that one will or will not do something or that something will or will not happen

:
•
I promise to be there on time.
Zamanında orada olacağıma söz veriyorum.
•
She promised to call me back.
Beni geri arayacağına söz verdi.
:
pledgevowswearguaranteeassure
2.

vaat etmek, işaret etmek

give good grounds for expecting (a particular outcome or development)

:
•
The dark clouds promise rain.
Koyu bulutlar yağmur vaat ediyor.
•
The new treatment promises to be very effective.
Yeni tedavi çok etkili olmaya söz veriyor.
:
bodeaugurheraldpresageportend
:
promisingpromise someone the moon