poke

US /poʊk/
UK /poʊk/
"poke" picture
1.

dürtmek, sokmak, kurcalamak

to push a finger or other pointed object quickly into someone or something

:
•
She poked him in the ribs with her elbow.
Dirseğiyle kaburgasına dürttü.
•
He poked the fire with a stick to make it burn brighter.
Ateşi daha parlak yanması için bir sopayla kurcaladı.
:
jabprodthrustdignudge
2.

fırlamak, çıkmak

to cause something to stick out

:
•
A small branch poked out from the bush.
Çalıdan küçük bir dal fırladı.
•
His head poked out from behind the curtain.
Kafası perdenin arkasından fırladı.
:
protrudejutstick outproject
1.

dürtme, itme

an act of poking someone or something

:
•
He gave her a playful poke in the arm.
Koluna şakacı bir dürtme attı.
•
With a quick poke, he opened the stubborn lid.
Hızlı bir dürtmeyle inatçı kapağı açtı.
:
jabprodthrustdignudge
:
poke fun ata pig in a pokepoke your nose into