petty
US /ˈpet̬.i/
UK /ˈpet̬.i/
1.
önemsiz, ufak
of little importance; trivial
:
•
Don't bother me with your petty complaints.
Beni önemsiz şikayetlerinle rahatsız etme.
•
The argument was over a petty sum of money.
Tartışma önemsiz bir miktar para yüzündendi.
2.
küçük, dar görüşlü
of a person or their behavior) characterized by an undue concern with trivial matters, especially in a malicious or spiteful way
:
•
He's so petty, always complaining about minor things.
Çok küçük şeylere takılıyor, hep önemsiz şeylerden şikayet ediyor.
•
Her petty jealousy ruined the evening.
Onun küçük kıskançlığı akşamı mahvetti.