passable
US /ˈpæs.ə.bəl/
UK /ˈpæs.ə.bəl/
1.
geçilebilir, seyredilebilir
able to be traveled or navigated
:
•
The road was barely passable after the heavy snow.
Yoğun kar yağışından sonra yol zar zor geçilebilir durumdaydı.
•
The river is passable by boat at this point.
Nehir bu noktada tekneyle geçilebilir.
2.
geçerli, idare eder
satisfactory but not outstanding
:
•
His performance in the exam was just passable.
Sınavdaki performansı sadece geçerliydi.
•
The food at the restaurant was passable, but nothing special.
Restorandaki yemek idare ederdi, ama özel bir şey değildi.