on

US /ɑːn/
UK /ɑːn/
"on" picture
1.

üzerinde, üstünde

physically in contact with and supported by (a surface)

:
•
The book is on the table.
Kitap masanın üzerinde.
•
She put her hand on my shoulder.
Elini omzuma koydu.
:
uponatop
2.

de, da

indicating a day or date

:
•
The meeting is on Friday.
Toplantı Cuma günü.
•
Her birthday is on October 20th.
Doğum günü 20 Ekim'de.
3.

de, da

indicating a state or condition

:
•
The house is on fire.
Ev yanıyor.
•
He is on duty.
O görevde.
1.

açık, çalışır durumda

in operation or active

:
•
Turn the light on.
Işığı aç.
•
The television is on.
Televizyon açık.
:
activeoperatingrunningpowered
2.

devam, süren

continuing in a process or activity

:
•
Keep on working.
Çalışmaya devam et.
•
The show must go on.
Gösteri devam etmeli.
:
forwardaheadcontinuously
1.

devam eden, planlanmış

taking place or scheduled to take place

:
•
Is the concert still on?
Konser hala devam ediyor mu?
•
The game is on for tomorrow.
Maç yarın yapılacak.
:
scheduledhappeningoccurring