off-screen
US /ˌɑːfˈskriːn/
UK /ˌɑːfˈskriːn/

1.
ekran dışında, kadraj dışında
not visible on a screen, but still part of the action or story
:
•
The director decided to keep the monster off-screen for most of the movie to build suspense.
Yönetmen, gerilimi artırmak için canavarı filmin çoğunda ekran dışında tutmaya karar verdi.
•
We heard a loud crash off-screen, indicating something had fallen.
Ekran dışında yüksek bir çarpma sesi duyduk, bu da bir şeyin düştüğünü gösteriyordu.
1.
ekran dışında, kadraj dışında
in a location not visible on a screen
:
•
The narrator's voice came from off-screen.
Anlatıcının sesi ekran dışından geliyordu.
•
The action continued off-screen, leaving the audience to imagine the details.
Eylem ekran dışında devam etti, izleyicilere detayları hayal etme fırsatı bıraktı.