occupation
US /ˌɑː.kjəˈpeɪ.ʃən/
UK /ˌɑː.kjəˈpeɪ.ʃən/
1.
meslek, uğraş, iş
a job or profession
:
•
Please state your name, address, and occupation.
Lütfen adınızı, adresinizi ve mesleğinizi belirtin.
•
Teaching is a demanding but rewarding occupation.
Öğretmenlik zorlu ama ödüllendirici bir meslektir.
2.
işgal, zapt etme
the action, state, or period of occupying or being occupied by military force
:
•
The city was under military occupation for five years.
Şehir beş yıl boyunca askeri işgal altındaydı.
•
The country resisted the foreign occupation.
Ülke yabancı işgale direndi.
3.
işgal, zapt etme, kullanım
the act of occupying or taking possession of a place or space
:
•
The occupation of the building by protesters caused a stir.
Protestocuların binayı işgal etmesi büyük yankı uyandırdı.
•
The continuous occupation of the parking spot is unfair.
Park yerinin sürekli işgal edilmesi haksızlık.