now
US /naʊ/
UK /naʊ/
1.
şimdi, şu an
at the present time or moment
:
•
I need to leave now.
Şimdi gitmem gerekiyor.
•
What are you doing now?
Şimdi ne yapıyorsun?
2.
az önce, daha şimdi
in the immediate past; very recently
:
•
He was here just now.
O daha şimdi buradaydı.
•
I saw her a moment ago, just now.
Onu bir an önce, daha şimdi gördüm.
1.
şimdi, hemen
used to emphasize a statement or command
:
•
Stop talking now!
Şimdi konuşmayı kes!
•
You listen to me now!
Beni şimdi dinle!
1.
şimdi, mevcut zaman
used to refer to the present time as distinct from the past or future
:
•
From now on, things will be different.
Şimdiden sonra işler farklı olacak.
•
The time is now.
Zaman şimdi.
1.
madem, şimdi
used to indicate that something is happening or is true as a consequence of something else
:
•
Since you're here now, you can help me.
Şimdi buradasın, bana yardım edebilirsin.
•
If you finish your homework now, you can watch TV.
Ödevini şimdi bitirirsen, televizyon izleyebilirsin.