namely
US /ˈneɪm.li/
UK /ˈneɪm.li/

1.
yani, şöyle ki
that is to say; specifically
:
•
There are two main issues, namely, the budget and the timeline.
İki ana sorun var, yani bütçe ve zaman çizelgesi.
•
He has one goal namely, to win the championship.
Tek bir amacı var, yani şampiyonluğu kazanmak.