musty
US /ˈmʌs.ti/
UK /ˈmʌs.ti/
1.
küflü, bayat, nemli
having a stale, moldy, or damp smell
:
•
The old books in the attic had a musty smell.
Tavan arasındaki eski kitapların küflü bir kokusu vardı.
•
The basement always feels a bit musty after heavy rain.
Şiddetli yağmurdan sonra bodrum her zaman biraz küflü kokar.
2.
eskimiş, modası geçmiş, ilgisiz
lacking freshness, interest, or imagination; old-fashioned
:
•
His ideas for the new project were rather musty and uninspired.
Yeni proje için fikirleri oldukça eskimiş ve ilhamsızdı.
•
The play felt a bit musty, as if it belonged to another era.
Oyun biraz eskimiş hissettiriyordu, sanki başka bir döneme aitti.