lose sight of
US /luːz saɪt əv/
UK /luːz saɪt əv/
1.
gözden kaybetmek, artık görememek
to forget a distant object or person, or to no longer be able to see it
:
•
The ship sailed away until we lost sight of it.
Gemi, biz onu gözden kaybedene kadar uzaklaştı.
•
As the plane ascended, the city lights began to fade, and soon we lost sight of the ground.
Uçak yükseldikçe şehir ışıkları solmaya başladı ve kısa süre sonra yeri gözden kaybettik.
2.
gözden kaçırmak, unutmak
to forget about an important idea or fact because you are too involved in other things
:
•
In all the excitement, we must not lose sight of our main objective.
Tüm bu heyecan içinde ana hedefimizi gözden kaçırmamalıyız.
•
It's easy to lose sight of the big picture when you're focused on small details.
Küçük detaylara odaklandığınızda büyük resmi gözden kaçırmak kolaydır.