look through
US /lʊk θruː/
UK /lʊk θruː/
1.
gözden geçirmek, hızla okumak
to read something quickly
:
•
I need to look through these documents before the meeting.
Toplantıdan önce bu belgeleri gözden geçirmem gerekiyor.
•
She quickly looked through the report for key information.
Anahtar bilgiler için raporu hızla gözden geçirdi.
2.
aramak, incelemek
to search for something among other things
:
•
I need to look through my old photos to find that picture.
O resmi bulmak için eski fotoğraflarımı aramam gerekiyor.
•
The police will look through the evidence carefully.
Polis delilleri dikkatlice inceleyecek.