live with

US /lɪv wɪð/
UK /lɪv wɪð/
"live with" picture
1.

yaşamak, kabullenmek

to accept an unpleasant situation or fact and try to make the best of it

:
You'll just have to live with the consequences of your actions.
Yaptıklarının sonuçlarıyla yaşamak zorunda kalacaksın.
It's not ideal, but we can live with it.
İdeal değil ama bununla yaşayabiliriz.
2.

birlikte yaşamak, ile yaşamak

to reside in the same household as someone

:
My sister and I used to live with our grandparents.
Kız kardeşim ve ben eskiden büyükannemiz ve büyükbabamızla yaşardık.
He decided to live with his girlfriend.
Kız arkadaşıyla yaşamaya karar verdi.