live on borrowed time

US /lɪv ɑn ˈbɑr.oʊd taɪm/
UK /lɪv ɑn ˈbɑr.oʊd taɪm/
"live on borrowed time" picture
1.

ödünç alınmış bir zamanda yaşamak, ekstra zamanda yaşamak

to continue to exist or function after the time when one would normally have died, ceased, or been replaced

:
After the accident, he felt like he was living on borrowed time.
Kazadan sonra, ödünç alınmış bir zamanda yaşıyor gibi hissetti.
The old factory has been living on borrowed time for years, and now it's finally closing.
Eski fabrika yıllardır ödünç alınmış bir zamanda yaşıyordu ve şimdi nihayet kapanıyor.