invalidation
US /ɪnˌvæl.əˈdeɪ.ʃən/
UK /ɪnˌvæl.əˈdeɪ.ʃən/

1.
geçersiz kılma, iptal
the act of making something not valid or acceptable
:
•
The court's invalidation of the contract caused significant financial losses.
Mahkemenin sözleşmeyi geçersiz kılması önemli mali kayıplara neden oldu.
•
The invalidation of the previous test results required a new round of experiments.
Önceki test sonuçlarının geçersiz kılınması yeni bir deney turu gerektirdi.
2.
geçersiz kılma, önemsememe
the act of denying or dismissing someone's feelings, experiences, or opinions, making them feel unheard or unimportant
:
•
Her constant invalidation of his feelings led to a breakdown in their communication.
Onun duygularını sürekli geçersiz kılması, iletişimlerinin bozulmasına neden oldu.
•
Therapists often work to counteract the effects of emotional invalidation.
Terapistler genellikle duygusal geçersiz kılmanın etkilerini ortadan kaldırmak için çalışırlar.