indecisive

US /ˌɪn.dɪˈsaɪ.sɪv/
UK /ˌɪn.dɪˈsaɪ.sɪv/
"indecisive" picture
1.

kararsız, tereddütlü

not able to make decisions quickly and effectively

:
He's very indecisive about what to order for dinner.
Akşam yemeği için ne sipariş edeceği konusunda çok kararsız.
The committee remained indecisive on the new policy.
Komite yeni politika konusunda kararsız kaldı.
2.

belirsiz, kesin olmayan

not having a clear or definite result

:
The battle ended with an indecisive outcome.
Savaş belirsiz bir sonuçla bitti.
The evidence was indecisive, so no charges were filed.
Kanıtlar kesin değildi, bu yüzden hiçbir suçlama yapılmadı.