included
US /ɪnˈkluː.dɪd/
UK /ɪnˈkluː.dɪd/
1.
dahil, içeren
contained as part of a whole
:
•
The price of the meal is included in the bill.
Yemeğin fiyatı faturaya dahildir.
•
Your benefits are included in your employment contract.
Avantajlarınız iş sözleşmenize dahildir.
1.
içermek, dahil etmek
to contain as part of a whole
:
•
The package included a free sample.
Paket ücretsiz bir numune içeriyordu.
•
Did you include all the necessary documents?
Gerekli tüm belgeleri eklediniz mi?
1.
içeriyordu, dahil ediyordu
to contain as part of a whole
:
•
The price included tax and service charge.
Fiyata vergi ve servis ücreti dahildi.
•
Her responsibilities included managing the team.
Sorumlulukları ekibi yönetmeyi içeriyordu.