incidence
US /ˈɪn.sɪ.dəns/
UK /ˈɪn.sɪ.dəns/
1.
insidans, görülme sıklığı, oran
the occurrence, rate, or frequency of a disease, crime, or other undesirable thing
:
•
The incidence of measles has decreased significantly due to vaccination.
Kızamık insidansı aşı sayesinde önemli ölçüde azaldı.
•
There was a high incidence of crime in the area last year.
Geçen yıl bölgede yüksek bir suç oranı vardı.
2.
etki, düşme, tesir
the way in which something happens or arises
:
•
The incidence of light on the surface affects its color.
Işığın yüzeye düşme şekli rengini etkiler.
•
We need to study the incidence of various factors on the outcome.
Çeşitli faktörlerin sonuç üzerindeki etkisini incelememiz gerekiyor.