imminent

US /ˈɪm.ə.nənt/
UK /ˈɪm.ə.nənt/
"imminent" picture
1.

yaklaşan, eli kulağında

about to happen

:
The storm is imminent, so we should seek shelter.
Fırtına yaklaşıyor, bu yüzden sığınak aramalıyız.
A decision on the matter is imminent.
Konuyla ilgili bir karar yaklaşıyor.