icy

US /ˈaɪ.si/
UK /ˈaɪ.si/
"icy" picture
1.

buzlu, buz gibi

covered with or consisting of ice

:
The roads were icy and dangerous.
Yollar buzlu ve tehlikeliydi.
She slipped on an icy patch.
Buzlu bir zeminde kaydı.
2.

buz gibi, çok soğuk

very cold

:
An icy wind blew through the valley.
Vadi boyunca buz gibi bir rüzgar esti.
She dipped her toes into the icy water.
Ayak parmaklarını buz gibi suya batırdı.
3.

buz gibi, soğuk

unfriendly or hostile in manner

:
She gave him an icy stare.
Ona buz gibi bir bakış attı.
His response was icy and dismissive.
Yanıtı buz gibi ve küçümseyiciydi.