heartbeat

US /ˈhɑːrt.biːt/
UK /ˈhɑːrt.biːt/
"heartbeat" picture
1.

kalp atışı, nabız

a pulsation of the heart, especially as detected at the wrist or neck

:
•
The doctor listened to her heartbeat with a stethoscope.
Doktor stetoskopla onun kalp atışını dinledi.
•
I could feel my own heartbeat in my ears.
Kendi kalp atışımı kulaklarımda hissedebiliyordum.
:
pulseheartbeatthrobpalpitationbeat
2.

kalp atışı, öz, can damarı

the essential or most vital part of something

:
•
Innovation is the heartbeat of our company.
İnovasyon şirketimizin kalp atışıdır.
•
The community center is the heartbeat of the neighborhood.
Toplum merkezi mahallenin kalp atışıdır.
:
essencecorecruxgistpith