haven

US /ˈheɪ.vən/
UK /ˈheɪ.vən/
"haven" picture
1.

sığınak, liman, barınak

a place of safety or refuge

:
The old lighthouse served as a haven for sailors during storms.
Eski deniz feneri fırtınalarda denizciler için bir sığınak görevi görüyordu.
The library was her personal haven from the noisy city.
Kütüphane, gürültülü şehirden kişisel sığınağıydı.
1.

sığınak sağlamak, korumak

to provide a place of safety or refuge for

:
The small island havened the shipwrecked sailors.
Küçük ada, gemi kazası geçiren denizcilere sığınak oldu.
The old tree havened many birds during the storm.
Eski ağaç fırtına sırasında birçok kuşa sığınak oldu.