get a hold of
US /ɡɛt ə hoʊld əv/
UK /ɡɛt ə hoʊld əv/
1.
ulaşmak, bulmak
to find or make contact with someone
:
•
I need to get a hold of John about the meeting.
Toplantı hakkında John'a ulaşmam gerekiyor.
•
It's hard to get a hold of him; he's always busy.
Ona ulaşmak zor; her zaman meşgul.
2.
anlamak, kavramak
to understand or comprehend something
:
•
It took me a while to get a hold of the new software.
Yeni yazılımı anlamam biraz zaman aldı.
•
She couldn't quite get a hold of what he was trying to say.
Ne demeye çalıştığını tam olarak anlayamadı.
3.
kendini toparlamak, kontrol altına almak
to gain control of oneself or a situation
:
•
She needed a moment to get a hold of herself after the shock.
Şoktan sonra kendini toparlamak için bir an ihtiyacı vardı.
•
The police quickly got a hold of the situation.
Polis durumu hızla kontrol altına aldı.