hold on

US /hoʊld ˈɑːn/
UK /hoʊld ˈɑːn/
"hold on" picture
1.

beklemek, tutunmak

to wait for a short time

:
Please hold on a moment while I check.
Lütfen kontrol ederken bir an bekleyin.
Can you hold on? I'm almost ready.
Bekleyebilir misin? Neredeyse hazırım.
2.

tutmak, sıkıca tutmak

to keep a firm grip on something

:
Hold on tight to the railing.
Korkuluğa sıkıca tutun.
She told him to hold on to the rope.
Ona ipe tutunmasını söyledi.
3.

dayanmak, hayatta kalmak

to survive or continue to exist, especially in a difficult situation

:
We just need to hold on a little longer.
Sadece biraz daha dayanmamız gerekiyor.
Despite the challenges, they managed to hold on.
Zorluklara rağmen dayanmayı başardılar.
1.

bekle, dur

used to tell someone to wait or stop

:
Hold on! I need to grab my keys.
Bekle! Anahtarlarımı almam lazım.
Hold on, that's not what I meant.
Bekle, demek istediğim bu değildi.