funnel
US /ˈfʌn.əl/
UK /ˈfʌn.əl/
1.
huni
a cone-shaped utensil with a tube at the apex for conveying liquids or other fine-grained substances into containers with small openings
:
•
She used a funnel to pour the oil into the bottle.
Yağı şişeye dökmek için bir huni kullandı.
•
Make sure to use a clean funnel for the chemicals.
Kimyasallar için temiz bir huni kullandığınızdan emin olun.
2.
baca, huni
a chimney or smoke stack, especially on a ship or locomotive
:
•
The ship's funnel emitted thick black smoke.
Geminin bacası yoğun siyah duman çıkardı.
•
Old steam locomotives had large, distinctive funnels.
Eski buharlı lokomotiflerin büyük, belirgin bacaları vardı.
1.
aktarmak, yönlendirmek
guide or channel (something) through or as if through a funnel
:
•
The company decided to funnel more resources into research and development.
Şirket, araştırma ve geliştirmeye daha fazla kaynak aktarmaya karar verdi.
•
All complaints should be funneled through the customer service department.
Tüm şikayetler müşteri hizmetleri departmanı aracılığıyla iletilmelidir.