facsimile

US /fækˈsɪm.əl.i/
UK /fækˈsɪm.əl.i/
"facsimile" picture
1.

tıpkıbasım, faks

an exact copy, especially of written or printed material

:
The museum has a perfect facsimile of the original manuscript.
Müzede orijinal el yazmasının mükemmel bir tıpkıbasımı bulunmaktadır.
They produced a high-quality facsimile of the rare book.
Nadir kitabın yüksek kaliteli bir tıpkıbasımını ürettiler.
2.

faks

a fax

:
Please send a facsimile of the signed document.
Lütfen imzalı belgenin bir tıpkıbasımını gönderin.
I received a facsimile confirming the appointment.
Randevuyu onaylayan bir tıpkıbasım aldım.
1.

tıpkıbasımını yapmak, faks çekmek

to make a facsimile of (something)

:
The library plans to facsimile the rare historical maps.
Kütüphane, nadir tarihi haritaları tıpkıbasımını yapmak istiyor.
Can you facsimile this report to my office?
Bu raporu ofisime faks çekebilir misiniz?