dress up
US /ˌdres ˈʌp/
UK /ˌdres ˈʌp/
1.
giyinip kuşanmak, kostüm giymek
to put on special clothes, especially for a party or to play a role
:
•
The children love to dress up in their parents' old clothes.
Çocuklar ebeveynlerinin eski kıyafetleriyle giyinmeyi severler.
•
Are you going to dress up for the party tonight?
Bu geceki parti için giyinip kuşanacak mısın?
2.
güzelleştirmek, süslü göstermek
to make something look more attractive or impressive than it really is
:
•
They tried to dress up the old house with new paint and decorations.
Eski evi yeni boya ve süslemelerle güzelleştirmeye çalıştılar.
•
He always tries to dress up his failures as learning experiences.
Başarısızlıklarını her zaman öğrenme deneyimi olarak göstermeye çalışır.