delight

US /dɪˈlaɪt/
UK /dɪˈlaɪt/
"delight" picture
1.

keyif, zevk, neşe

great pleasure

:
The children squealed with delight when they saw the presents.
Çocuklar hediyeleri görünce sevinçle çığlık attılar.
It was a great delight to meet you.
Sizinle tanışmak büyük bir keyifti.
1.

sevindirmek, memnun etmek, keyif vermek

please someone greatly

:
The beautiful music delighted the audience.
Güzel müzik seyirciyi memnun etti.
Her success delighted her parents.
Başarısı ailesini sevindirdi.