courier
US /ˈkʊr.i.ɚ/
UK /ˈkʊr.i.ɚ/
1.
kurye, kurye şirketi
a company or person that transports commercial packages and documents
:
•
The urgent documents were sent by courier.
Acil belgeler kurye ile gönderildi.
•
We need to hire a reliable courier service.
Güvenilir bir kurye hizmeti kiralamamız gerekiyor.
2.
tur rehberi, rehber
a person who guides tourists, especially for a tour company
:
•
Our courier met us at the airport and took us to the hotel.
Tur rehberimiz bizi havaalanında karşıladı ve otele götürdü.
•
She works as a courier for a travel agency.
Bir seyahat acentesinde tur rehberi olarak çalışıyor.
1.
kurye ile göndermek, teslim etmek
to send (something) by courier
:
•
Please courier these documents to the client immediately.
Lütfen bu belgeleri hemen müşteriye kurye ile gönderin.
•
We will courier the samples to your office tomorrow.
Numuneleri yarın ofisinize kurye ile göndereceğiz.