corruption
US /kəˈrʌp.ʃən/
UK /kəˈrʌp.ʃən/
1.
yolsuzluk, rüşvet
dishonest or fraudulent conduct by those in power, typically involving bribery.
:
•
The government launched an investigation into widespread corruption.
Hükümet yaygın yolsuzluk hakkında bir soruşturma başlattı.
•
He was accused of corruption and abuse of power.
Yolsuzluk ve görevi kötüye kullanmakla suçlandı.
2.
bozulma, yozlaşma, çürüme
the process by which something is changed from its original or a pure state into something debased or impure.
:
•
The corruption of the data made it unusable.
Verilerin bozulması onları kullanılamaz hale getirdi.
•
The corruption of the text made it difficult to read.
Metnin bozulması okunmasını zorlaştırdı.