conventional
US /kənˈven.ʃən.əl/
UK /kənˈven.ʃən.əl/
1.
geleneksel, alışılagelmiş
based on or in accordance with what is generally done or believed
:
•
She prefers conventional methods of teaching.
Geleneksel öğretim yöntemlerini tercih ediyor.
•
The company uses conventional energy sources.
Şirket geleneksel enerji kaynakları kullanıyor.
2.
sıradan, basmakalıp
lacking originality or individuality
:
•
His writing style is rather conventional and uninspired.
Yazım tarzı oldukça sıradan ve ilhamsız.
•
The decor of the hotel was very conventional, nothing special.
Otelin dekorasyonu çok sıradandı, özel bir şey yoktu.