clue
US /kluː/
UK /kluː/
1.
ipucu, fikir, iz
a piece of evidence or information used in the detection of a crime or solving of a mystery
:
•
The police found a crucial clue at the crime scene.
Polis, olay yerinde önemli bir ipucu buldu.
•
I have no clue how to solve this puzzle.
Bu bulmacayı nasıl çözeceğime dair hiçbir fikrim yok.
1.
anlatmak, birleştirmek
to give someone information that helps them to understand or solve something
:
•
Can you clue me in on what's happening?
Neler olduğunu bana anlatabilir misin?
•
The detective was trying to clue together the pieces of the mystery.
Dedektif, gizemin parçalarını birleştirmeye çalışıyordu.