capstone
US /ˈkæp.stoʊn/
UK /ˈkæp.stoʊn/
1.
zirve, doruk noktası
a final and crowning achievement, a culminating point
:
•
The successful launch of the satellite was the capstone of his career.
Uydunun başarılı fırlatılması, kariyerinin zirvesiydi.
•
Her doctoral thesis was the capstone of years of research.
Doktora tezi, yıllarca süren araştırmalarının zirvesiydi.
2.
köşe taşı, kilit taşı
a finishing stone of a structure
:
•
The mason carefully placed the capstone on the wall.
Duvarcı, köşe taşını dikkatlice duvara yerleştirdi.
•
The pyramid was completed with a golden capstone.
Piramit, altın bir köşe taşı ile tamamlandı.