capability

US /ˌkeɪ.pəˈbɪl.ə.t̬i/
UK /ˌkeɪ.pəˈbɪl.ə.t̬i/
"capability" picture
1.

yetenek, kapasite

the ability or power to do something

:
The new software has enhanced capabilities.
Yeni yazılımın geliştirilmiş yetkinlikleri var.
He has the capability to learn quickly.
Hızlı öğrenme yeteneğine sahip.
2.

kapasite, yetkinlik

the facility or potential for an item to be developed or used

:
The factory has the capability to produce 1000 units per day.
Fabrikanın günde 1000 adet üretim kapasitesi var.
The new system offers advanced analytical capabilities.
Yeni sistem gelişmiş analitik yetkinlikler sunuyor.