call in
US /kɔːl ɪn/
UK /kɔːl ɪn/

1.
başvurmak, geri çağırmak
to ask someone to come to a particular place, especially to help or for a specific purpose
:
•
We had to call in a specialist to fix the complex issue.
Karmaşık sorunu çözmek için bir uzmana başvurmak zorunda kaldık.
•
The company decided to call in all defective products.
Şirket, tüm kusurlu ürünleri geri çağırmaya karar verdi.
2.
işe gelemeyeceğini bildirmek, telefonla bildirmek
to report to work, especially by phone, when you are unable to go
:
•
She had to call in sick because of a bad cold.
Şiddetli bir soğuk algınlığı nedeniyle işe gelemeyeceğini bildirmek zorunda kaldı.
•
Employees are required to call in if they will be late.
Çalışanların geç kalacaklarsa telefonla bildirmeleri gerekmektedir.