bust a gut
US /bʌst ə ɡʌt/
UK /bʌst ə ɡʌt/

1.
gülmekten karnı ağrımak, kahkahalarla gülmek
to laugh very hard
:
•
The comedian was so funny, I almost bust a gut laughing.
Komedyen o kadar komikti ki, neredeyse gülmekten karnım ağrıdı.
•
Every time he tells that story, I bust a gut.
O hikayeyi her anlattığında, gülmekten karnım ağrır.
2.
çok çalışmak, uğraşmak
to work extremely hard
:
•
He had to bust a gut to finish the project on time.
Projeyi zamanında bitirmek için çok çalışmak zorunda kaldı.
•
They're really busting a gut to get this new product launched.
Bu yeni ürünü piyasaya sürmek için gerçekten çok çalışıyorlar.