break out

US /breɪk aʊt/
UK /breɪk aʊt/
"break out" picture
1.

kaçmak, firar etmek

to escape from a prison or other place of confinement

:
•
Three prisoners broke out of the maximum-security prison last night.
Üç mahkum dün gece yüksek güvenlikli hapishaneden kaçtı.
•
The animals broke out of their enclosure.
Hayvanlar kafeslerinden kaçtı.
:
escapefleeabscondboltbreak free
2.

patlak vermek, çıkmak

to start suddenly (of a war, fire, disease, etc.)

:
•
A fire broke out in the old factory building.
Eski fabrika binasında yangın çıktı.
•
War broke out in the region.
Bölgede savaş çıktı.
:
eruptflare upcommencestartbegin
3.

çıkmak, başlamak

to develop a skin rash or spots

:
•
She broke out in a rash after eating the shellfish.
Kabuklu deniz ürünlerini yedikten sonra vücudunda döküntüler çıktı.
•
He tends to break out in sweats when he's nervous.
Gergin olduğunda ter basar.
:
eruptdevelopappearmanifest
:
breakbreak-inbreak intobreak inbreak withbreak out in a cold sweatout-and-out